10 Nisan Cumartesi sabahı saat 07:30’da İzmir’den 2 bisikletli yola çıktık. Benim planım kızlarla Özlem’in evinde buluşmaktı. Kızlar otobüsle gidecekti ben daha erken bi saatte bisikletle yola çıkacaktım. Ancak bu yolculuğu yalnız yapmaya cesaretim yoktu. Ceremcem’in annesi Çeşme’de yaşadığı için ona teklif ettim benimle gelmesini, sağolsun kırmadı beni:)
Sabah’ın 7:30’unda buluştuğumuz için kahvaltı yapmamıştık. Yola çıkmadan en yakın yerde kahvaltı yaptık.
Yolculuk başladı:)
Gölge bisikletçiler:)
Yokuşlar başladı.
Benim de pilim bitmeye:) Neyseki Cerem en fazla bu kadar açtı arayı. ömrünün en uzun Çeşme-İzmir yolculuğu olmuş:)
Eeee 6 ayın verdiği hamlık, bu 6 ayda bisiklet binmememden kaynaklanan artı 7 kilo:( Ama sonuna kadar gittim valla:)
Bu poz çok hoşuma gitti gerçekten.
Bundan sonra yol fotoğrafı yok. İşte Çeşme’ye gitme sebebim. Güzel anne Özlem, canım Nehir’im.
Veeeee Arda abiii:))
Ertesi gün (hala bacaklarım ağrırken) Cerem’le annesinin dükkanının orda buluştuk, harika kahve ve fal faslından sonra çıktık yola ama bu sefer çok zorlandım.
Yolda gördüğümüz ilginç bir manzara
Yakından bakmak gerekirse:
Cerem sıkılmış gözüküyor:)
Tepe kahveye varmadan önce çekilen bu foto son foto oldu. Çünkü tepe kahve’den sonra mükemmel bir iniş yaptıktan sonra rüzgara karşı zorlu bir yolculuk başladı. Urladan sonrası kolay olur diyordum ama hiç kolay olmadı. Ama Cerem’in takdirini kazandım çünkü turu tamamlayabileceğimi hiç düşünmüyormuş:) Gerçi 8 saat sürdü molalar dahil yolculuk ama 22:00 de de olsa turumuz tamamlandı:) Hala bacaklarım ağrıyor ama pişman değilim asla:) Bu arada yeni bisikletimin ne kadar keyifli olduğunu bu turda çok daha iyi anlamış oldum:)